Epilepsi Hastaları Evlenebilir mi?
Epilepsi vb. Diğer Hastalıkları Evlilik Görüşmesinde Söylemek Gerekir mi?
Bismillah
Elhamdülillah,
vessalatu vesselamu alâ Resûlillah
Epilepsi; ne zaman, nerede rahatsız edeceği belli olmayan ağır hastalık türlerindendir.
Bu tür hastalıklara müptela olmuş gençler, evlenecekleri zaman onların tedavisiyle meşgul olan doktoruna gitmeli.
1; bu hastalığın, evliliği, çocuk sahibi olmayı, evlilik stresini kaldırıp kaldırmayacağını doktoruyla danışmalı. Gerekiyorsa birkaç doktordan âdeta heyet raporu almalı.
2; doktora bu hastalığın eşinin hakları ile ilgili boyutu olup olmayacağını da sormalı. Eğer doktor “Sakıncası yok, bu hastalıkta eşini ilgilendiren bir hastalık değil. O düzeyde hasta değilsin, sıradan herkes gibi günün birinde başın ağrır.” şeklinde bir açıklama yapıyorsa bunu nişanlısına, kendisiyle evlenmek isteyen erkek veya kadın, kim kimi istiyorsa söylemek zorunda değildir.
Ama doktorun “Sen bir gün mutfakta yemek yaparken bayılıp düşebilirsin, bıçakla fark etmeden elini kesebilirsin, senin hastalığın tehlikelidir.” diye ikazda bulunduysa bu Müslüman genç, kendisiyle evlenmek isteyene hastalığıyla ilgili bilgi vermek zorundadır.
Nikâhtan önce evlenecek kişi “Kabul ediyorum, sakıncası yok.” diyorsa hiçbir sakıncası yok, evlilik devam eder. Hayır, “Ben bu hastalıkla evlenmek istemiyorum.” dediyse zaten birleşmeyeceklerdir.
Velhamdülillahi Rabb’il âlemîn.
Araştırma ve Derleme;
Gözde Şahin
Allah Razı Olsun İNŞALLAH, Bu Güzel Açıklayıcı ve Namutenahi Bilgiler için Teşekkürler. Eğer Bu Faideli Bilgiler Nazarı Dikkate Alınırsa , Umulur ki Rızai İlahi Gözetildiği Müddetçe, Evlilikler Uzun Ömürlü ve Sağlıklı Olacaktır. Bir de Bu Epilepsi konusunu biraz daha açmak gerekmez mi acaba? Sinir krizi ve Nöbet gibi
Bir de bir sualim olacak hocam
Mehirin zekâtı var mıdır Acaba. Zekat mehir sabinine mi eşlere mi düşer ? Mehir in zekâtını verecek parası yoksa çalışmıyor geliri kazancı yoksa , mehir bozdurulmali mıdır? Bu konu sadece beni değil, Ümmeti ilgilendiren bir konu olduğu için öncelikle ehemmiyet verilirse sevinirim hocam. Gençlik Evlilikten korkmaya başladı. Korkmayınız. Bakınız İstiklâl Marşımız bile Korkma Diye Başlar.
Selâmu Aleyküm
aleykümselam..evet haklısınız bazı epilepsi hastalarıda sinir krizleri geçirmektedir…bende epilepsi hastasıyım..ben sinir krizi geçirmem elhamdülillah… sorunuza cevap vermeye çalışalım inşaallah
Evet, genel bir hüküm olarak âlimlerin ittifakıyla mehire zekat düşer.
Nikah akdinin gerçekleşmesinden itibaren üzerinde anlaşılan belirlenmiş mehrin tamamı kadının mülkiyetine geçmiş olur. Eğer nikah akdi esnasında mehir miktarı belirlenmeden nikah kıyılmışsa o halde kadın nikah akdi ile “mehr-i misil’’e sahip olur.
Şayet kadın mehrini akit esnasında veya akitten hemen sonra almış ise ittifakla mehrinin zekatını vermesi farzdır. Şöyle ki; mehir nisab miktarına ulaşıyorsa, akitten itibaren üzerinden tam 1 kamerî yıl geçince zekatını vermesi gerekir. Eğer kadının mehirden ayrı olarak nisab miktarına ulaşmış malı; parası, altını, gümüşü varsa, mehrini o malına ekler, yani bir sene geçmesi şartını mehir için ayrıca başlatmayıp o malının zamanına dahil eder. Eğer malı ancak mehrin eklenmesi ile nisab miktarına ulaşıyorsa o halde bir senelik zaman dilimi mehrin mülkiyetine geçmesinden itibaren başlar. İşte böyle nisab miktarına ulaşmış malının üzerinden her bir sene geçip tamamlanınca zekat çıkarması farz olur.
Ama eğer kadın mehrini kocasından daha sonra alacak ve belirlenmiş bir zamanda alacaksa, bu durumda kadın kocasına borç vermiş durumunda sayılıp fıkıhtaki bir mesele olan borcun zekatının hükmünü alır. Şöyle ki; -Allah’u A’lem- sahih olan görüşe göre kocanın durumuna bakılır;
Şayet kocanın mehir borcunu ödemeye gücü varsa, kendisinden mehri vermesi istenildiğinde verebilecek durumda/kolaylıkta ise, o halde kadın mehrini henüz eline geçirememiş olsa bile her sene mehrinin zekatını vermesi gerekir.
Eğer kadın mehrini alıncaya kadar zekatını vermemişse mehri aldığında geçmiş bütün senelerin zekatını vermesi gerekir.
Şayet koca zor durumda olup mehri vermeye gücü yoksa, o halde seneler geçse bile mehrinden zekat çıkarması gerekmeyip, mehri aldıktan sonra zekatını verme durumu söz konusu olur. Kimi âlimlere göre ise mehri alınca mehirden geçmiş 1 senenin zekatını vermelidir. Ama –Allah’u A’lem- racih olan görüşe göre bu vacip olmayıp verilmesi güzel olandır.
Eğer ki daha sonra alınacak mehrin alınma zamanı belirlenmemişse, böyle bir halde kadın mehrini ancak ölüm ya da ayrılık (talak veya fesh) halinde isteyebilecek/alabilecektir. Bu durumda ise kadın mehrini alıncaya kadar zekat düşmez. Çünkü kadın mehre tam anlamıyla sahip değildir.
Şayet kadın mehrini altın veya gümüş süs/takı olarak almış ise buna zekatın düşüp düşmemesi hususunda ihtilaf edilmiştir.
inşaallah yardımcı olabilmişimdir..paylaşımımı beğendiğiniz için biz teşekkür ederiz:)